Basın
Bülteni
Urumçi’deki yangında
hayatını kaybedenler için basın açıklaması yapıldı
Sivil Toplum Kuruluşları,
Çin’in “Sıfır Kovid” politikası adı altında Doğu Türkistan’da işlediği
zulümleri düzenledikleri basın toplantısıyla anlattı. Toplantıda, geçtiğimiz
günlerde Urumçi’de 21 katlı binada çıkan yangında Çin’in karantina yaptırımı
sebebiyle binadan çıkamayarak hayatını kaybeden 44 kişinin içinde anneleri ve 4
kardeşleri bulunan Muhammed ve Şerafet Memeteli kardeşler de konuşma yaptı.
İHH
İnsani Yardım Vakfı, Uluslararası Mülteci Hakları Derneği (UMHD) ve
Uluslararası Doğu Türkistan Sivil Toplum Kuruluşları Birliği; Doğu Türkistan’ın
Urumçi kentinde 21 katlı binada çıkan yangında Çin’in karantina uygulaması
sebebiyle vefat eden 44 kişi için basın toplantısı düzenledi.
İHH
Genel Merkezi’nde gerçekleştirilen basın açıklamasının açılış konuşmasını İHH
Genel Başkanı Av. Bülent Yıldırım yaptı. Çin’in Doğu Türkistan’da büyük zulümler
işlediğinin altını çizen Yıldırım, sözlerine şöyle devam etti: “Çin dünyayı
yakacak. Akıl yok, izan yok, merhamet yok. Bütün İslam dünyasında büyük bir
utanç yaşanıyor. Devletler, hükümetler, siyasi partiler; bu ayıp hepimizin
ayıbıdır. Çin’e karşı ekonomik, siyasi, kültürel ve askeri ambargo
uygulanmadığı müddetçe, Çin önce mazlumları sonra bütün dünyayı yakacak. Çin’e
karşı etkili yaptırımlar uygulanmalı. Müslüman ülkelerine sesleniyorum, bu
milletin izzeti ve onuruyla oynamayın. İlişkileri kesin, yoksa bu tür
zulümlerle çok karşılaşırız. Burası sözün bittiği yer. Doğu Türkistan halkının
hep yanında olacağız.”
“Doğu Türkistan’a kıvılcım
düşse, insanımızın içine ateş düşer”
Dün
Çin konsolosluğu önünde Doğu Türkistan’a destek için eylem yapan gruba bir
polisin sert davranışlarda bulunduğunu hatırlatan Yıldırım, “Türkiye canı yanan bir ülke. Doğu
Türkistan’a kıvılcım düşse Türkiye’de insanların içine ateş düşer. Türküyle,
Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle Doğu Türkistan’ın yanındayız. Batının ne dediği
Çin’i çok etkilemiyor. İslam dünyasının sessizliği Çin’in azgınlığını
kamçılıyor. Allah, bu zulümleri yapanlardan da, sessiz kalanlardan da hesap
soracak. Dün bir emniyet mensubunun davranışı, birçok emniyet mensubunu ve
vatandaşlarımızı rencide etti. O kişinin yaptığı bu yanlış ve çirkin tavır asla
bir camiayı bağlamaz. Emniyet mensuplarının Doğu Türkistan denilince yüreğinin
nasıl yandığını biliyoruz. Ben bir Türkiye vatandaşı olarak dün yapılan çirkin
davranıştan dolayı özür diliyorum” ifadelerini kullandı.
“İtfaiye yeterince çaba
göstermedi”
Yıldırım’ın
konuşmasının ardından Uluslararası Mülteci Hakları Derneği Başkanı Av. Resul
Demir basın açıklaması yaptı. Demir açıklamada, Doğu Türkistan’ın bir etnik
gruba karşı girişilmiş en yaygın ve sistematik baskı rejimlerinden birine sahne
olduğunu vurguladı. Demir, sözlerine şöyle devam etti: “2016 yılından bu yana 1
ile 3 milyon arasında Uygur, toplama kamplarıyla hürriyetlerinden yoksun
bırakıldı, işçi kölelere dönüştürüldü ve kısırlaştırma programlarının hedefi
oldu. Bugün ise soykırımla beslenen Çin lideri Şi Cinping, “Sıfır Kovid”
politikası adı altında birçok insanı evlere kilitleyerek ölüme terk etti.
Yaklaşık dört aydır evlerinde kilitli kalan Uygur Türkleri, açlıkla yaşam
mücadelesi verirken bu kez 24 Kasım günü gece yarısı ölümlere sebep olan
yangının tam ortasında arasında kaldı. Bölgedeki yerel kaynaklara göre ekipler
facianın önlenmesi için yeterince çaba sarf etmedi.”
“Çin soykırım uyguluyor”
Uygur
bölgesinde Uygurca’nın tüm eğitim kurumlarından kaldırıldığını belirteren Demir,
“Din eğitimi ve öğretimi yasaklanmış durumda, Kur’an-ı Kerim dahil dini
kitapları bulundurmak ve okumak, ibadet etmek, sakal bırakmak, başörtü ve uzun
etek giymek yasaklanmıştır. Şimdi bir de bu zulümlere Çin hükümetinin
irrasyonel ’Sıfır Kovid’ nedeniyle eve kapatılma zorunluluğu eklendi. Çin,
koronavirüs salgınını Doğu Türkistan soykırımını derinleştirmek için
araçsallaştırıyor Tecrit önlemleri adı altında, 22 milyon nüfuslu bölgeye tren
ve otobüs seferleri çift yönlü askıya alınıyor. Birleşmiş Milletler’deki Çin’in
veto engeli nedeniyle uluslarüstü bir yaptırım uygulanamıyor, BM kurumları
nezdinde saha araştırmaları gerçekleştirilemiyor. İslam dünyası ve bu
coğrafyada bulunan medya kuruluşları, Doğu Türkistan toplama kamplarına gereken
ilgiyi göstermenin çok uzağındadır. Dün olduğu gibi, bugün ve yarın da
mazlumların yanında kalmaya devam edeceğiz” dedi.
“Bu, insanlık tarihinin en
büyük zulümlerinden biri”
Basın
Toplantısında konuşan Doğu Türkistan Maarif ve Dayanışma Derneği Başkanı Hidayet Oğuzhan, Çin’in soykırım
siyasetinin sadece bu yangından ibaret olmadığını belirtti. Oğuzhan, “Bu
yangın, 73 senedir süren zulümlerin bir özetidir. ‘Sıfır Kovid’ tedbirleri adı altında
sadece Urumçi değil birçok ili tamamen evlere kapattı. Dışarıdan kapılara kaynak
yapılarak insanlar evlere kapatılıyor. Dünyanın hiçbir yerinde bunun bir örneği
yok. Şu ana kadar ölenlerin sayısı binleri aşıyor. Bu insanlık tarihinin
gördüğü en büyük zulümlerden biri. İtfaiye 500 metre mesafede olan binadaki
yangının söndürülmemiş olması bilinçli olarak yapılan bir eylemdir. 3 sene önce
Çin tarafından Doğu Türkistanlı 19 milyon insanın DNA’sı alındı. Bu neden
alındı? Türkiye başta olmak üzere İslam ülkelerinden bağımsız bir heyetin Doğu
Türkistan’a gitmesini talep ediyoruz” diye konuştu.
“Zulme sessiz kalınmasın”
Basın
toplantıısnda, Urumçi’de 21 katlı binada çıkan yangında Çin’in karantina
yaptırımı sebebiyle binadan çıkamayarak hayatını kaybeden 44 kişinin içinde
anneleri ve 4 kardeşleri bulunan Muhammed Memeteli ve Şerafet Memeteli de
konuşma yaptı.
Muhammed
Memeteli, 2016 senesinin başında ablasıyla birlikte Türkiye’ye geldiğini
anlattı. Memeteli, “Biz geldikten hemen sonra babamı ve büyük abimi hapse
attılar. Bu yangında benim 4 kardeşim ve annem vefat etti. Allah, mekânlarını
cennet eylesin. Benim orada şu an 2 kardeşim ve babam var. Onların sesini
duymak ve görüşmek istiyorum. Çin hükümetinden bu yangınla ilgili açıklama
istiyorum. 3-4 saat süren yangın neden söndürülmedi. Babamın ve abimin serbest
bırakılmasını, dünyanın ve Müslüman ülkelerinin zulme sessiz kalmamasını
istiyorum” dedi.
“Cenazelerine bile
katılamadık”
2016’dan
beri aileleriyle hiç görüşemediklerini ifade eden Şerafet Memeteli ise,
“Yangında vefat eden en küçük kardeşimi hiç görmemiştim. 24 Kasım’da sosyal
medyadan annemin ve 4 kardeşimin ölüm haberini aldım. Çin, yangına müdahale
etmedi. İtfaiye ve hastane o kadar yakınken niye gelip müdahale etmediler,
niye? Annemin ve kardeşlerimin cenazelerine bile katılamadık. Müslümanlara ve
tüm dünyaya sesleniyorum, orada benim değil sizin de aileniz olabilirdi. Bu
zulümlere sessiz kalmamanızı ses vermenizi istiyorum. Doğu Türkistan’da zulüm
var” ifadelerini kullandı.
Yerli ve yabancı pek çok medya mensubunun katıldığı basın
açıklaması, yapılan konuşmaların ardından sona erdi.