MEVZUATIN İÇİNDEN
Depremde zayi olan mallar için ne yapılmalı?
Talha APAK
Geçen hafta deprem bölgesi kentlerinden Malatya’daydım. Malatya da diğer kentler gibi yaralarını sarmaya çalışıyor. Gördüğüm en dramatik görüntü, artık herkes can derdini geride bırakmış mal derdine düşmüş. Herşeye rağmen şehirde ticari hayat ve yaşam devam ediyor.
Depremde yıkılan evlerin enkaz kaldırma çalışmalarında sona gelinmiş, yıkılması gereken ağır hasarlı binaların yıkım ve enkaz kaldırma çalışmaları ise hızla devam ediyor.
Bir yandan yıkılmaya devam edilen ağır hasarlı binaların şehir merkezinde yarattığı toz/duman bulutları, öte yandan yıkılmayı bekleyen ağır hasarlı boş binalar şehrin ve yaşamın hüznünü ortaya seriyor. Şehri gezdiğimizde vatandaşın en çok sorduğu soru, yıkılan veya yıkılmayı bekleyen ağır hasarlı evlerde hak sahipliğimiz ne olacak? Yıkılmayacak orta hasarlı veya az hasarlı evlerimizin güçlendirilmesi nasıl olacak?
Öte yandan ticaretle uğraşan işletme sahiplerinin en çok sorduğu soru ise depremde zayi olan mallarımızın vergi idaresi yönünden akıbeti ne olacak? Vatandaşın sorduğu soruların muhatabı resmî kurum ve kuruluşlardır. Ancak, işletme sahiplerinin (vergi mükelleflerinin) sorduğu sorunun cevabı ise yazımızın konusunu oluşturacaktır.
Zayi olan mallar hakkındaki mevzuat
Deprem felaketi sonucu ortaya çıkan ve mücbir sebep hali göz önünde bulundurulduğunda, Vergi Usul Kanunu’nun 278 ve 267’nci maddeleri kapsamında, deprem sonucu değeri düşen malların emsal bedelinin takdir esasına göre (Takdir Komisyonu marifetiyle) belirlenmesi gerekmektedir.
Depremde hasar gören emtianın maliyet bedeli ile takdir komisyonunca veya mahkemece tespit edilen emsal bedeli arasındaki tutar, takdir komisyonu/mahkeme kararının mükellefe tebliğ edildiği hesap dönemine ilişkin kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınabilecektir.
Emtianın emsal bedelinin takdir komisyonunca takdir edileceği tarihe kadar sigorta şirketinden tazminat alınması halinde, sigortadan alınan tazminat ile deprem nedeniyle hasara uğrayan emtianın maliyet bedelinin kıyaslanması sonucu bulunacak tutarın kar-zarar hesabında gösterilmesi, emtianın emsal bedelinin takdir komisyonunca takdir edildiği tarihten sonra sigorta şirketinden tazminat alınması halinde ise alınan miktarın hasılat olarak kayıtlara yansıtılması gerekmektedir.
Vergi Usul Kanunu’nun 317’nci maddesi kapsamında, deprem sonucu hasar gören amortismana tabi iktisadi kıymetler için Hazine ve Maliye Bakanlığı’na (Gelir İdaresi Başkanlığı’na) başvurularak fevkalade ekonomik ve teknik amortisman ayrılması ve bu tutarın kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.
Amortismana tabi iktisadi kıymetler için fevkalade ekonomik ve teknik amortisman ayırmadan önce sigorta şirketinden tazminat alınması halinde, sigortadan alınan tazminat ile deprem nedeniyle hasara uğrayan amortismana tabi iktisadi kıymetlerin net defter değerlerinin kıyaslanması sonucu bulunacak tutarın kar/zarar hesabında gösterilmesi, fevkalade ekonomik ve teknik amortisman ayırdıktan sonra sigorta şirketinden bir tazminat alınması halinde ise alınan miktarın hasılat olarak kayıtlara yansıtılması gerekmektedir.
Öte yandan, mücbir sebep hali ilan edilen illerde; KDV Kanunu’nun 30/c maddesi kapsamında, deprem ve mücbir sebep hali ile zayi olan veya kıymeti düşen emtia ile amortismana tabi iktisadi kıymetler için alımda yüklenilen KDV’nin indirim hesaplarından çıkarılmasına ilişkin herhangi bir düzeltme işlemi yapılmasına gerek bulunmamaktadır.
Vergi mükelleflerinin, deprem nedeniyle hasara uğrayan veya zayi olan emtia ve amortismana tabi sabit kıymetleri için, yıl bitmeden bağlı bulundukları vergi daireleri üzerinden takdir komisyonlarına veya ilgili mahkemeye başvurmak suretiyle karar (zayi belgesi) almaları gerekiyor.
Mahkemelerden zayi belgesi almak biraz zaman alacağından ve maliyetli olacağından vergi dairelerine bağlı takdir komisyonlarına başvurmak daha kolay ve maliyetsiz olacaktır. Aksi halde takdir komisyonu kararı veya zayi belgesi olmadan zayi olan malları için zarar yazmaları veya amortisman ayırmaları mümkün bulunmamaktadır.(Dünya)