Madeni Yağda ÖTV Karmaşasına İdari Yargı Dur Dedi.
Esadullah Aslan - SMMM - Konya
Pandemi sürecide dahil uzunca bir süre yazılarıma ara vermek durumunda kaldığımı bilgi ve takdire sunduktan sonra İDARİ YARGI tarafından bir yanlış uygulamaya daha DUR DEDİĞİNİ bilgilerinize sunarak başlamak istiyorum.
Şöyleki.
25.8.2014 tarihli madeni yağda ÖTV ve KDV karmaşası başlıklı MAKALEMDE özetle, Kanun koyucunun 4760 sayılı kanunun 1. maddesinde ÖTV tahsil etmeye yetkili olanların İthalatçılar,rafineriler ve imalatçılar olduğunu bu üç kurum haricinde HİÇBİR kuruma ÖTV tahsil etme yetkisi verilmemiş olduğunun kesin ve tartışmasız olduğu bir hukuk ortamında.
2014 yılı itibariyle yapılmakta olan incelemelerde Madeni yağ alım satımı yapan mükelleflerden madeni yağ almış olan kişi veya kurumların bu madeni yağları araçlarında yakıt olarak kullandıkları beyanlarından hareketle.
Bu satıcıların 4760 sayılı kanunun 13/2. maddesi kapsamında müteselsil sorumlu tutalarak cezalı ÖTV tarhiyatlarına muhatap kılınmalarının 4760 sayılı kanunun 1 ve 13/2. maddelerinin lafzına ruhuna ve konuluşundaki maksadına açık aykırılık içeriğini yazmıştım .
Bu kez
Aradan geçen bu zaman zarfında İdari yargı 4.3.2022 tarihli bir kararıyla benim 2014 yılındaki açıklamalarımın doğru ve kabul edilebilir olduğu yönünde hüküm kurmuş olmasının haklı sevincini yaşamaktayım.
Şöyle,
Yerel Mahkemenin 5.7.2021 tarih ve E.,2020/1312 K.2021/732 sayılı kararıyla madeni yağ alım satımı yapan bir mükellef adına 4760 sayılı kanunun 13/2.Maddesi kapsamında yapılan cezalı tarhiyatla ilgili olarak,
> İFADESİNE BAŞVURULAN kişi ve kurumlara yapılan SATIŞLAR kaynaklı tarhiyat yönünden RED kararı verirken
> İFADESİNE BAŞVURULMAYAN kişi ve kurumlara yapılan SATIŞLAR üzerinden yapılan cezalı tarhiyatların KABULÜNE karar ittihazında bulunulması üzerine.
Bu karar davalı ve davacı tarafından karşılıklı olarak İSTİNAFA konu edilmiş olup. İstinaf yargılamasını yapan ……Bölge İdare Mahkemesi Vergi Dava dairesi 4.3.2022 tarihli kararıyla
> İstinafa konu edilen karardaki İFADESİNE BAŞVURULMAYANLARLA ilgili olarak verilen KABUL hükmünü aynen ONARKEN.
> İstinaf mahkemesi İFADESİNE BAŞVURULAN ve davacıdan aldıkları madeni yağı yakıt olarak kullandıklarını beyan etmiş olan alıcılar kaynaklı olarak verilen RED KARARINI ortadan kaldırdıktan sonra,
> Yeniden yaptığı hukuka uygunluk denetimini de aşağıdaki gibi yapmak suretiyle İFADESİNE BAŞVURULANLAR yönünden de yapılan takdir ve tarh işlemlerinin usul ve hukuka aykırı olduğuna hükmetmek suretiyle KABUL kararı ittihazında bulunmuştur.
Bölge İdare Mahkemesinin yerel mahkemenin RED hükmünü kaldırdıktan sonra vermiş olduğu 4.3.2022 tarihli KABUL hükmü özet olarak aşağıdaki gibidir.
Şöyle.
“Dava dosyasının incelenmesinden; davacının 2015 yılında satış faturalarındaki toplam 47.665 teneke madeni yağın büyük kısmını faaliyet kodu karayolu ile yük ve yolcu taşımacılığı olan ve karayolu ile taşımacılık faaliyeti ile birlikte madeni yağı alım satıma veya iş ve işlemlerinde kullanma durumuna konu edemeyecek faaliyet alanları bulunan mükelleflere yaptığının tespiti üzerine söz konusu mükelleflerden yüksek satış yapılan yedi mükellefin beyanlarında, aldıkları madeni yağları motorine ikame yakıt olarak kullandıklarını belirtmeleri nedeniyle davacının belirtilen faaliyetlerde bulunan mükelleflere yaptığı tüm satışların akaryakıt satışı olduğu ve yağların akaryakıt olarak kullanılmak amacıyla satıldığı kabul edilerek dava konusu özel usulsüzlük cezasının kesildiği ve vergi ziyaı cezalı özel tüketim vergisi tarhiyatlarının yapıldığı anlaşılmıştır.
4760 sayılı Kanun hükümleri uyarınca, (I) sayılı listedeki malları teslim alanların, bu malları daha yüksek tutarda vergiye tâbi bir mal olarak kullandıklarının veya üçüncü kişilere sattıklarının tespiti halinde tarhiyat yapılabileceğinden, (I) sayılı listede yer alan madeni yağları teslim alan davacının, bu madeni yağları daha yüksek tutarda vergiye tabi bir mal olan akaryakıt olarak kullanılmak üzere 3. kişilere satıp satmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
Davacı vergi incelemesi esnasında alınan beyanında, malların ambalajlı şekilde alınıp satıldığını belirtmiş olup, vergi incelemesinde, madeni yağları davacının daha yüksek tutarda vergiye tâbi bir mal olarak üçüncü kişilere sattığı yönünde herhangi bir tespit yapılmadığı, davacının satış yaptığı bir kısım mükellef temsilcisi aldıkları yağları yakıt olarak kullandıklarını beyan etmiş ise de, davacının satış yaptığı kişilerin madeni yağları, motorin yerine kullanıp kullanmayacaklarını bilmesini beklenmesinin hakkaniyete aykırı olduğu gibi yukarıda yer verilen Kanun'un ilgili maddesinden de böyle bir anlam çıkarılmasının mümkün bulunmadığı, davacının sorumlu tutulabilmesi için yukarıda anılan kanun maddesinin aradığı şekilde bu malları daha yüksek tutarda vergiye tâbi bir mal olarak üçüncü kişilere sattığı hususunun hiç bir tereddütte yer vermeyecek şekilde somut olarak ispatlanmasının gerektiği, aksinin düşünülmesinin satıcıların gerçekleştirdikleri satışlarda tüm alıcıların niyetlerini bilmelerinin beklenmesi anlamına geleceği ve bunun da ticari hayatın olağan akışına aykırı olduğu, öte yandan beyanlarına başvurulan mükelleflerin ifadelerinin ancak kendileri için bir ikrar niteliğinde olduğu, davacıyı Kanun'un aradığı şekilde sorumlu hale getirecek somut bir tespit mahiyetinde bulunmadığı hususları dikkate alındığında, eksik inceleme ve varsayıma dayalı olarak davacının aldığı madeni yağları daha yüksek tutarda vergiye tâbi bir mal olarak üçüncü kişilere sattığından bahisle tarh edilen dava konusu vergi ziyaı cezalı özel tüketim vergilerinde hukuka uyarlık bulunmamış ve Mahkeme kararının beyanı alınan mükellefler yönünden davanın reddi yolundaki hüküm fıkrasında yasal isabet, ifadesi alınmayan mükellef yönünden davanın kabulü yolundaki hüküm fıkrasında ise sonucu itibariyle yasal isabetsizlik görülmemiştir.”
Yukarıdaki KABUL hükümlerini birlikte ve bir arada değerlendirdiğimizde benim 2014 yılında ısrarla 4760 sayılı kanunun 13/2. maddesinin madeni yağ alım satımı yapan kişi ve kurumlara uygulanmasının fiilen ve hukuken mümkün olmadığı, bu uygulamanın VUK nun 3. maddesinde hükme bağlanmış olduğu üzere vergilendirmede gerçek durumun esas olduğu hukuk ilkesiyle vergi kanunlarının lafzı, ruhu ve konuluşundaki maktada açık aykırılık içerdiği tezimin İdari yargı içtihatlarıyla teyit edilmiş olduğu görülmekte ve anlaşılmaktadır.
Netice itibariyle,
İdari yargı yerleri ALICININ ifadesine başvurulmadan bu kişi ve kurumlara yapılan madeni yağlarla ilgili olarak 4760 sayılı kanunun 13/2.maddesinin uygulanmasının mümkün olamayacağı kesin olarak hükme bağlanmış olması yanında.
İfadesine başvurulmuş olan ALICILARIN aldıkları madeni yağı motorin yerine ikame mal olarak KULLANDIKLARINA ilişkin beyanlarınında bu kişi ve kurumların sadece kendileri açısından bağlayıcı olduğu kesinlikle ve kesinlikle satıcının madeni yağları bu kişi ve kurumlara motorin yerine ikame mal olarak SATTIĞINI GÖSTERMEYECEĞİ hükmü ile de bu inceleme takdir ve tarh uygulamalarının da maddi ve hukuki dayanaktan yoksun olduğu hükme bağlanmış olmasının,.
Benim 25.8.2014 tarihli makalemdeki İYİKİ İDARİ YARGI VAR görüşümün gecikmeli de olsa ne kadar doğru ve yerinde olduğu gerçeği bir kez daha ortaya konulmuş bulunmaktadır.
Selam,sevgi ve dua ile