SMMMO, TÜRMOB Genel Kurul süreçleri ve Meslek-taşın Hali Pürmelali
Muhsin Dalfidan - SMMM - İzmir
“Bunalıyoruz çocuk,
bunalıyoruz
Biçim veremediğimiz şeylerin
Biçimini alıyoruz”
Ama “Unutma ki, umuda kurşun işlemez”
Her genel kurul sürecinde iki çift söz
edeyim derim ve de ederim. Denilir ki bunun kime ne yararı var. Bir iç dökme,
vicdan rahatlatmadan öte bir sonuç doğurur mu? Çoğu durumda doğurmuyor. Zira
bireysel söylem ve pratikle varılacak daha fazla bir yer olamaz. Ama dezenformasyonun, manipülasyonun,
demagojinin gırla gittiği yalan ve algı
imparatorluğunun hükümranlığında iç rahatlatmakta bir şey. Zira akıl ve
ruh sağlığını korumanın her şeyden mühim hale geldiği günleri yaşıyoruz.
Özelden genele, yerelden merkeze, mikro alandan makroya, her zemin ve düzlemde
akıl tutulması hali egemen. Öyleyse akıl sağlığımızı korumak adına da olsa
kıssadan hisse olsun bu satırlar.
Sadede gelirsek: Serbest Muhasebeci
Mali Müşavirler Odaları Genel Kurulları sürecini yaşıyoruz ve genel kurullarda
oda kurullarıyla birlikte Ekim ayında yapılacak TÜRMOB Genel Kurulu delegeleri
de seçilecek. Bu süreçte Oda yönetimlerindeki ve muhalif meslek gruplarındaki
hareketlilik gözden kaçmıyor. Ramazan boyunca iftar yemekleri seçim hazırlıklarının
gözde etkinliği oldu. Şimdilerde kokteyllerle devam ediliyor. Bütün bu bol
ikramlı “ücretsiz” iftar sofraları ve kokteyller meslektaşı memnun etme adına!
Heyhat!...
Grupların hareketliliğine az sayıda
meslektaş eşlik ediyor. Meslektaşların kahir ekseriyetinin “el ense”
hareketliliğine karnı tok. İlgi göstermiyorlar, “yalancı dayanışma”
şovlarına...
Meslektaş, iş, ekmek ve akıl
sağlığının derdinde...
Meslek gruplarının seçime katılım
çağrılarına kulak vermeme hali bir yönüyle umutsuzluk ve hiçbir zaman “öz
örgüt” olamamış Odalara soğukluğun işareti. Ama diğer yönüyle “yanlış bilinç”
ile malul olunmadığının işareti. Zira
hepsi birbirini benzeyen hiçbirinin meslektaş iradesinin belirleyici olmasına,
insanca yaşamayı sağlayacak ücret tarifesinin oluşmasına, tahsilat sorununun
çözümüne, meslek ve meslektaşın saygınlığına, , her gün yeni bir iş yükünün
sırtımıza yüklenmesine karşı durmaya, mali idare yetkililerinin basın
açıklamalarının ikincil mevzuat yerine geçer hale gelmesine vb. dair gerçekçi,
kalıcı ve yaraya merhem olacak çözümleri yok. Olanınki de sözde. Söze uygun
pratik yok.
Her gün değişen farklı teşvik ve indirimli
oranlı vergi düzenlemeleri ve takip edilemez hıza ulaşan mevzuat
değişiklikleri içinden çıkılmaz bir karmaşıklığa yol açmış bulunuyor. İkincil
mevzuat eksikliği yada ikincil mevzuatın uygulamaya açık ve net bir şekilde yön
vermekten uzaklığı doğru iş yapma çabasında olan biz meslektaşları iyice
bunaltmış bulunuyor. Ne yazık ki, bu konuda da odalarımızın ve TÜRMOB’un beyanname
tarihlerinin ertelenmesi talebinden öte bir icraatları yok.
TÜRMOB yönetiminin ve üyesi olduğum İzmir Odasının böylesi
dertleri hiç mi hiç olmadı. İzlediğim kadarıyla kahir ekseriyet Odanın durumu
da farklı değil. Onlar vizyon, misyon, teknoloji, çağı yakalama vb. afili
laflarla meslektaşı ağlarına düşürme derdindeler. Muhalif grupların farkı var
mı? Yok. Seçim dönemlerindeki söylemlerinin
takipçisi olduklarını, Oda yönetimlerinde yer aldıkları durumlarda bir tek
farklı öneri sunduklarını, yönetim çoğunluğu tarafından kabul görmeyen
önerileri için yönetim çoğunluğunu teşhir ettiklerini, seçmenlerine aylık ya da
dönemsel rapor verdiklerini, ne yapalım diye sorduklarını gören, duyan var mı?
En azından İzmir’de ben ne gördüm ne de duydum? Öyleyse, “ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.”
İşte böylesi içler acısı bir zeminde
karşılıyoruz Genel Kurulları.
Bu
içler acısı durumdan genelde haramilerin ve sultanların, Oda ve Türmob
özelinde yöneticiliği meslek edinmiş elitlerin sorumluluğu da suçu da büyük!
Ama daha önemli olanı suçun ve
sorumluluğun en büyüğü sende/bizde be kardeşim!
Bu büyük yalan ve saltanata boyun
eğdiğin için!
Saltanata ve elitlere dur diyecek
kolektif iradeyi örgütleyemediğin için!
Değişim ve dönüşümü var edemediğin
için!
Küskünlüğü ve umutsuzluğa gark ettiğin
için!
Heyhat!...
Artık yeter, yetmeli! Ağlama duvarına
çevirdik dört bir tarafı. Dibe vurduk! Ama dibe vurmaktan aldığımız ivmeyle
yükselebiliriz. Umutsuzluk, umuda kanat açabilir ve açmak zorunda!
Biliyor ve görüyorum ki, Odalardaki
her meslek grubunda ve tekil meslektaşlar arasında meslektaş yararından yana,
yönetici elitlerin saltanatlarına ve büyük yalanlarına karşı olan; demokratik,
eşitlikçi, insanca gelir talebinde olan, dayanışma içinde bir yaşam ve meslek
arzusuyla dolu meslektaşlar var. Yok, olan kolektif davranış iradesi!
Yönetici elitlerin biat ve saltanat
temelli “kötülüğüne” karşı, demokratik dayanışma ve kolektif meslek yaşamını
örme iradesini açığa çıkararak pratikleştirmek boynumuzun borcu olarak aciliyet
arz ediyor.
Bugüne değin gerek örgüt yapısı ve
işleyişine, gerekse mesleki sorunlarımıza ilişkin arka plan analizlerini çokça
yaptık. Çözüm önerilerimizi ve önerilerimizin yaşama geçirilmesinin yol ve
yöntemlerini yazdık, çizdik. Bunları tekrarlamanın anlamı yok.
Bu sefer, un var, şeker var, yağ var
ama neden helva yok? Sorusunu sorup
cevaplayarak bitireyim.
Çünkü
Bireysel çabaları kolektif iradeye
dönüştürecek güç yok!
Meslektaş hakikatinden yana olanların,
dayanışması, birlikteliği, ortak aklı harekete geçirecek duygudaşlığı yok!
Canlı organizma olarak örgütlenme yok!
Kötülüğün mecali ve aymazlığına karşı
iyiliğin mecali yok!
Şimdi karar zamanı!
Yöneticiliği meslek haline getirip
kendi çıkarlarını her şeyin üstünde tutanların “kötülüğü” karşısında çaresiz
değiliz!
Meslek odasını çiftlik, kendini ağa
sananlara dur diyecek güç, kendi öz gücümüzdür!
Yalan imparatorluklarının payandası
olmaya devam mı edeceğiz? Öz gücümüzle geleceğimizi mi kuracağız?
Genel Kurullara katılalım, meslektaşın
hakikatini temsil edene oyumuzu verelim.
Meslektaşın hakikatinden yana olan
liste yok ise, tüm listeler kendi hakikatinin, bekasının, çıkarının peşinde
koşanlar için ise, küsmeyelim umudu yitirmeyelim, evde oturmayalım, gidelim ve
vuralım tüm listelerin böğrüne, geçersizlik damgasını!
Ve genel kurul sonrası geçersizlik
damgasını vuranlar olarak meslektaşın hakikatini örgütleyelim!
Hiçbir zaman hiçbir şey için geç
değildir!
Yolumuz açık olsun!
Sevgi ve dayanışmayla kalın...
11.05.2022